İki kardeş varmış, biri bilgisayar başından, birisi cep telefonundan kafasını kaldırmadan günler geçip gidermiş. Bir gün elektrik kesilince doğal olarak wireless kopmuş. İnternet yok! oyun yok! Babaları mum getirmiş onlara. “ Sağol amca ?! ” demişler. Biraz zaman geçince konuştukça baba ve annelerini tanımışlar. Kısa süre sonra kardeş olduklarını anlayınca da bir sarılmışlar bir sarılmışlar sorma gitsin. Sonra birden elektrik gelmiş, önce üzülmüşler ama kısa sürede şoku atlatıp, derhal bilgisayar ve cep telefonlarında kaldıkları yerden devam etmişler. Kardeşini çok sevdiklerini Twitter’dan paylaşmışlar.
İçinde bulunduğumuz çağ “Bilişim Çağı” olarak adlandırılmaktadır. İnternet sayesinde Dünya’nın öbür ucunda kuş uçsa anında haberimiz olabilmektedir. Hatta kuşun havalanırken ki görüntüsü saniyeler içinde cep telefonumuza ücretsiz mesaj olarak gelmektedir?! Haberleşme sistemlerinin bilgisayar teknolojisine paralel gelişmesi bu işin sonunun olmadığını göstermektedir. Sosyal medya üzerinden de tüm Dünyanın haberleştiği sınır tanımaz bir haberleşme ağının içindeyiz.
Çok sayıda ve hızlı haberin, doğru haber anlamına gelmediğini unutmamak gerekir. Haber kaynak sayısının fazla olması, hatta hepsinin aynı haberi servis etmesi bile gerçeği göstermez bazen. Magazin, spor, siyaset veya vs. hakkında okuduğumuz şişirme haber haberlerin o gün için bizi yanıltması hayatımızı altüst etmez. Ama söz konusu haber, insan hayatı, güvenliği gibi ciddi konular içeriyorsa, o zaman iş değişir. Güvenilir, hızlı ve karmaşık olmayan net bilgi, sonraki adımımızı hangi yöne atacağımıza karar verdiren kör bastonu gibidir.
112 cankurtaranlarında, tüm şehrin kazasız belasız bir gün geçirmesi dilek ve dualarıyla acil istasyonumuzda nöbeti devralırdım. Gittiğimiz vakalar beni obsesif bir ruh haline sokmuştu. Sanki tanıdıklarım, sevdiklerim her an risk altındaydı. Trafik, ev veya iş kazası olacak çarpıntısı yapıyordu bende. Zamanla kuruntularımı yendim. Nöbet kuruntularım başladı sonra: "ya telsiz anonsunu duyamazsam?", "cep telefonum ve telsizimin şarjı biterse?" gibi. Haber almakla başlar müdahale, yoksa Komuta merkezinden çıkış emri adres vaka bilgisi almadan hangi vakaya gidilebilir ki? Telefon hattı görüşmesi iki cihaza özeldir. Telsiz ise ekip çalışmasına daha uygun olup kanalda dinlemede olan tüm ekipleri muhabere içinde tutar. Bu nedenle taksiler GSM şirketlerinden telsiz özellikli bas-konuş hatlarını kullanmaktadırlar.
Tüm acil ordusu vızır vızır çalışıyor hala 7/24. Hastanelerde acil servisler, mobil onlarca noktada, yollarda ambulans ekipleri var. Telsizler ve telefonlarla veri aktarıyorlar. Olağan bir günde Komuta Kontrol Merkezi tüm çağrılara yanıt vererek acil yardım taleplerini ekiplere dağıtabilir. Olağan dışı bir günde ise vaka sayısı artmış demektir, kapasite sınırı aşılmaması için çaba sarf edilir. İcapçı ekiplerden yedek ekipler oluşturulmasına kadar tüm önlemler alınır. Yerel ekiplerin altından kalkamayacağı kadar büyükse olay, bu artık o bölgenin afeti olarak adlandırılır. Afetin İlk evresi “Alarm evresidir” bu evrenin en kısa sürede kontrol alınması İletişim ve haberleşme ileri teknikleri alternatif sistemlerin önceden kurulmuş konuşulmuş olmasına bağlıdır.
Mobil ekipler için haberleşememek demek zaten afetle eş anlamlıdır. Yazı başlığında belirttiğim gibi kara haberi tez yaymazsak can kaybını artırırız.
Afet körlüktür, karanlıktır; haberleşme ise kör bastonumuz.
Dr. Alper Özkutlu