Değerli Dostlar; UMKE Artvin’de eğitim ve kurtarma tatbikatı gerçekleştirdi. 5 il bir aradaydı. Şunu söyleyeyim. Düne kadar UMKE hakkında çok bilgiye sahip değildim. Sadece kurtarma ekibi olarak biliyordum. Ancak Türkiye’de maalesef UMKE hakkında kimse bilgi sahibi değildir. Ama AKUT” deseni herkes biliyor!..

 
15 Mayıs 2013 tarihinde UMKE bölge ekibini bir arada görme ve onların nasıl bir ekip olduğunu gözlemleme şansını buldum. Değerli okurlar, bizim olan halkın, kamunun olan bir şeyin neden değeri olmaz ki? UMKE gibi bir kurtarma ekibi hakkında insanlarımız neden bilgi sahibi olamaz ki? AKUT denilince hemen kimin kurduğu söylenir, onların kurtarmaları basına boy boy kanal kanal yansır. Ama UMKE’nin başarılarını görmek ne mümkün? Dün bir şeyi anladım. UMKE kurtarma konusunda dünya standardını yakalamış muhteşem bir ekip. Hayran kaldım. Gençler gönüllü olarak bu ekibi oluşturmuşlar. O sarp kayalıklardan ceylan gibi inişlerini keşke halkımızda görseydi. Kayalıklardan indikten sonra korkup korkmadıklarını sordum, UMKE’nin sağlık çalışanlarından gönüllü kişilerin oluşturduğu ekip olduğunu bir kere daha hatırlattılar.
 
Bilirsiniz, hep karamsar olmuşumdur. Tencerenin dibindeki karayı yazdığım söylenir. Ama bu kez gördüklerim tam tersi. Çok güzel bir ekiple ve muhteşem çalışmayı gördüğümde; “Türkiye’nin var olan potansiyeli göz kamaştıracak kadar zengin. Ama onu yerinde kullanmayı ve böylesine değerli gençlere fırsat verildiğinde dünya çapında başarılar elde ettiklerine şahit oluruz.
 
Giresun, Ordu, Rize, Gümüşhane ve Artvin UMKE ekipleri objektiflerimize bizi gururlandıran çok güzel kareler bıraktılar. Hepsine çok teşekkür ediyor, başarılar diliyoruz. UMKE, Sağlık Bakanlığının 1999 Depreminden sonra kurulmaya başlanıyor.
 
Ülkemizin coğrafik ve jeolojik yapısına bakıldığında afetlere maruz kalma potansiyeli oldukça yüksektir. Son yüzyılda yaşanan afetler 50 milyon insanımızı etkilemiş 100.000'nin üzerinde can kaybı oluşmuş,250.000 kişi sakatlanmış, bir milyon bina çökmüş, 5 milyon insan evsiz kalmıştır.
 
Nüfusumuzun%95’i,
Barajlarımızın %92’si,
Sanayimizin %92’si,
Topraklarımızın %91’i deprem kuşağında bulunmaktadır.
Gerçekler böyle iken sorulması gereken neden geç kalındığı olmalıdır. Afetlerden en az zarar görmenin temel koşulu ne kadar hazır olduğunuzdur. Hazırlık aşamalarından birisi de müdahale ekiplerinin hazır halde tutulması olacaktır.
Bu amaçla Sağlık Bakanlığı, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Acil ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı tarafından yürütülen, Afetlerde Sağlık Organizasyonu Projesi kapsamında 2004 yılında ULUSAL MEDİKAL KURTARMA EKİBİ (UMKE) kurulmuş ve faaliyetlerine başlamıştır.
 
Kurulan ve yaygınlaştırılarak devam eden Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE) afet bölgesinde görev yapabilecek özellikte, yeterli tıbbi donanıma ve müdahale becerisine sahip sağlık personelinden oluşmaktadır. Amaç; afete maruz kalmış kişilere doğru ve çabuk müdahale etmek, ölü ve yaralı sayısını kabul edilebilir rakamlara indirgemektir.
Depremlerdeki ölümlerin % 80’inin ilk saatler içinde olduğu düşünüldüğünde doğru ekip, doğru müdahale önem kazanmakta olup bu işi eğitim almış, donanımlı UMKE timleri gerçekleştirecektir.
 
Bugün 81 ilde UMKE örgütlenmesi yapılmış olup timler oluşturulmuş 2013 yılı itibari ile 6000 UMKE gönüllüsü bulunmaktadır. Her yıl seçilen bir ilimizde yıllık UMKE tatbikatları düzenlenerek oluşum sürekli canlı tutulmaya çalışılmaktadır.
 
* * *
 
MURGUL’DAKİ İŞÇİŞER 1880’Lİ YILLARIN ŞARTLARINDA ÇALIŞIYOR!
 
Murgul-Damar beldesinde işçiler sessiz-sedasız haklarını arıyorlar. Basına fotoğraf vermekten kaçınıyorlar. Sessizce çığlıklar atıyorlar. O işçiler 14 saat çalıştırıldıklarını 1886 yılındaki gibi haykıramıyorlar. Evet, işsiz kalmaktan korkuyorlar. Belki sesimizi duyururuz diyorlar. Basın mensuplarıyla görüşmekten, fotoğraflanmaktan çekiniyorlar.
 
1886 yılında işçiler haklarını almak için mücadele ettiler.1880′li yıllar, ağırlıklı olarak insan gücünün kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardı. Küçük çocukların karın tokluğuna çalıştırılması ve 14-15 saate kadar varan iş günleri söz konusuydu.
Şirketler eşi görülmemiş bir hızla büyürken, işçiler, işyeri güvenliği, sağlık koşulları, örgütlenme ve grev gibi en temel haklarını dahi tanımayan bir siyasi ve hukuki sistem ile karşı karşıyaydılar.
1881 yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu “8 saatlik iş günü” mücadelesini ülke geneline yaymak ve işçilerin kararlılıklarını göstermek amacıyla mücadeleyi yükseltti.
ABD’nin Chicago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1400 işçi işten atıldı. Aynı tarihlerde greve çıkanlara ateş açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi.
Saldırılar, mücadele ateşini söndürmedi, aksine körükledi. ABD ve Kanada’da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886‘da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. Tarih işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu.
İşçilerin bu topyekün isyanı, işverenlerin tepkisini çekti. Chicago‘da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi. İşverenler grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu. Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında, polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi.
Hükümet ve işverenler, işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu. 1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı. İşçiler idam cezasına çarptırıldı.
Dört işçi önderi Albert PERSONS, Adolph FISCHER, George ENGEL ve August SPIES, 1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi.
Albert PERSONS isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi: “Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım.”
İşçi önderlerinin cenaze törenine yüz binlerce insan katıldı. ABD’de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. II. Enternasyonal 1889′da Paris’te düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler düzenledi. 1890‘dan başlamak üzere 1 Mayıs‘ı da,“Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kabul etti.
Geldiğimiz yere bakın beyler. Takvimler 2013 yazsa da gerçekler 1886 öncesidir. Emeğin köleleştirildiği yıllardayız. Murgul’da çalışan işçiler 14-15 saat yoklar, yaşamıyorlar. Eve yorgun-argın geliyor. Dinlenemeden tekrar sabahın köründe işyerine gidiyor. Kendisi için yaşamadığı zaten ortada. Geleceğini, çocuklarını okutup kurtarmak istiyor, hepsi bu.
ESEN KALIN.

SAMİ ÖZÇELİK