Başlık iki türlü okunabilir. Burada vurgulanmak istenen hayalleri olanın ve hayallerini gelişmek için kullananların fark yaratacağı anlamındadır.
İsteyen ilk anlamıyla okursa; yani hayali olan öndedir dersek ve vurgu hayali olana yapılırsa ki, gerçeklerin yok edildiği veya çarpıtıldığı anlamı yüklenirse ki “ülkemizde hayali icraatlardan ihracatlara çok hayali işler oldu” o zaman işler değişmeye başlar; niyetimiz o değil.
Fizikçi düşünür ve bilim insanı Einstein” bilgi hayal gücü kadar değerlidir” derken kendi kuramını laboratuar ortamında değil kendi zihninde tasarladı. Bilgin uzun süre üzerinde düşündüğü çalışmasına kendine farklı ve anlamlı bir soru sorarak başladı. Soru” Bir kuyruklu yıldızın kuyruğuna otursam acaba olaylar nasıl görünür?” diye düşünceye dalıp hayal ederek E=mc kare sonucuna ulaştı.
Enerji eşittir, ışık hızının karesi çarpı kütle, formülü dünyanın önde gelen keşif ve buluşlarından birisi oldu ve 20. yüzyıla damgasını vurdu.
Arşimed’te hamamda buldum, buldum diye bağırarak dışarı fırladığında aslında hayalerinin sonucuna ulaşmıştı ev suyun kaldırma kuvvetini açıklayan bilim insanı olmuştu.
Milyonlarca insan suyun cisimleri kaldırdığını biliyordu ama kimse niçin olduğunu bilmiyordu.
Ve daha yüzlerce keşfin olduğu gibi hayal gücü çok şeyi açıklamak için çalışmaya başlarken bugün sahip olduğumuz ve olunan birçok kolaylıkların temeli hayal gücüyle atılıyordu.
Hayal gücünün en önemli besin kaynağı ise “merak” tır. Merak kalıplaşmamayı, sıra dışı olmayı, bazen aykırılığı, farklı bakmayı, denemeyi, görmeyi, söylemeyi, hissetmeyi getirir tabi kişi kafasında özgürse…
Özgün ve özgür olamayanlar için merak ve hayal gücü fersah fersah uzaktadır. Yakalaması da kolay değildir.
Jules Verne’de aya seyahati anlattı çocuklara daha insanoğlu aya gitmeden, Hatta IBM başkanının vizyon o kadar kısaydı ki, dünyada bilgisayar ihtiyacı beşi geçmez diyordu daha yetmişlerin ortasında.
Sinema sessiz oynarken sinemalarda filimleri seslendirmenin önemsizliğini anlatıyorlardı sinema yapımcıları…
Otomobillerin yeni üretilmeye başlandığında hiçbir şeyin atın yerine geçemeyeceğini söylüyorlardı yine bazıları
Taki birileri farklı şeyleri hayal edene ve onu gerçekleştirene kadar…
Birçok düşünce, gelişme, değişim, istenen veya istenmeyen her şey ama her şey insanın kafasında başlıyor bir hayal olarak. Sonra şekilleniyor ve istenilen şeyler bir süre sonra insan aklının gücü kadar şekil almaya başlıyor…
Bir kilo üç yüz gram ağırlığı olan ve adına beyin denen o gri maddede oluyor her şey. Herkeste aynı olan, glikoz ve oksijenle beslenen, aynı yapıyı taşıyan ve hala gizemini sürdüren, cenneti de, cehennemi de yaratan o gizemli organ
Bazıları iyi ve yararlı şeyler adına kullanıyor bazıları da bozmak ve yıkmak için kullanıyor. Biraz tercih ve kullanım meselesi…
Hayal gücü bilgiden önemlidir derken, bilgin, bilginin sınırlarını, bir yerde bilgilerin yetersiz kalacağını, son kullanma tarihinin geçeceğini ve yaşamak ve daha ileri gitmek için yeni ve farklı bilgilere ihtiyaç duyacağımızı biliyordu…
Üretemeyeceğimiz zaman geri kalacağımızı, düşünmenin temelinin “yaratmak” ve “üretmek” olduğunu, herkesin üretmekten sorumlu olduğunu, tüketmenin bir erdem değil, “geri kalmak” olduğunu anlatmak istiyordu aslında bizlere…
Hayal ise üretmeye, yeniliklere yelken açmanın birinci adımıdır. Hayal kurmak tasarlamak, doğurmak ve yeni bir şey dünyaya getirmek demektir tıpkı bir anne gibi…
Hayal kurup eyleme geçmeyen, geçemeyen veya hayaller denizinde kaybolanlar ne yazık ki hayal kurmanın gücünü anlayamamış olanlar olarak yaşamak zorunda kalıyorlar isteksizce…
Hayal kurmak tek başına yetmiyor tabiî ki. Hayalleri gerçekleştirmeye çalışmak, bilgi, cesaret, eyleme geçme başarısı, inanmak ve sürekli öğrenmek insanı daha farklı limanlara götürebiliyor eğer istenirse…
Hayal kurun olabilir… Asla pes etmeyin. Olursa şanslısınız, olmazsa da belki başkalarına ilham kaynağı olabilirsiniz.
Biraz cesaret yeter…