Afet ve acil durum yönetim sistemimiz dökülüyor, diyene kızıyorlar. Evet bu konuda önemli mesafeler katedildi. Örneğin, afet, risk ve kriz yönetimini tek elden yapabilmek için üç kurum birleştirilip AFAD kuruldu. Ama gelin görün ki Ankara ve ilerde içi ve özü boşaltılarak kurulan bu yeni kurumlar 50 yıl öncesinde olduğu gibi şu anda gelen giden evraklarla beraber yardımları koordine etmekle meşgul.
17 Ağustos 1999'dan bu yana afet yönetiminde nereye geldik? Bazı kurumlar gitti bazıları geldi ama özde yapılan ve yapılmayan işler hep aynı kaldı. Mesela, toplum tabanlı afet yönetimini başaramadık. Hâlâ afet yönetim sistemimizde halk sadece “afetzede” olarak yer alıyor! Halkın hazır olmadığı bir yerde “uzay üssü alfa” gibi kurulan Afet Yönetim Merkezleri, Rambo gibi teşkilatlandırılan bir kaç yüz kişilik arama kurtarma ekiplerinin büyük bir afette hiçbir işe yaramayacağını görmek için ille de kahin olmak gerekmez.
DEVLETE FAZLA GÜVENMEYİN
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın iki yıl önce afet yönetiminde reform isteği çok takdire şayandı. Türkiye'de başbakandan başka bu bozuk sistemde köklü reform yapılmasını göze alabilecek, vizyoner devlet adamı yok. Bunu şu ana kadar gelip giden bakanların bu konuda yaptıkları ve yapamadıklarına dayanarak söylüyorum. Başbakanımızın en büyük talihsizliği ise, afet yönetimi gibi teknik bir konuda, dünyadan bi haber kişilere reform yapma görevinin verilmesinde. Sonuç olarak, sorunları yaratanlar sorunları çözemedi. Hatta daha da kötüleştirdi!..
Bu nedenle, afet konusunda devlete fazla güvenmeyin. Gereken hazırlıklarınızı bir an önce yapın. Bunun için geçen süre içinde Türkiye'de afet bilinci ve yönetimi konusunda yayınlanan önemli eğitim materyallerini kullanın. Örneğin; afet yönetimi nedir, diye merak ediyorsanız ya da afet yönetimini afet olan yerde çadır kurmak, arama kurtarma yapmak diye düşünüyorsanız işiniz çok zor. Sizi süslü püslü merkezler, damdan inen adamlarla (ta ki büyük bir deprem olana kadar) çok kolay kandırırlar. Bu konuda daha fazla bilgi için Marmara Belediyeler Birliği'nin web sayfasındaki yayınlar arasında yer alan “Afet Yönetimi: Beklenilmeyeni Beklemek, En Kötüsünü Yönetmek“ adı kitabı indirip okumalı ve okutmalısınız. (www.marmara.gov.tr)
Ancak afet yönetiminin ne olup olmadığını gerçek anlamda anladıktan sonra ülkemizde yapılanların doğru mu, yeterli mi olup olmadığını anlayabilirsiniz.
OKUYUN, AYDINLANIN
İstanbul Valiliğinin İSMEP kapsamında hazırlatıp web sitesinde koyduğu 15 kitaptan haberiniz var mı? Depremin ilk 72 saatine mi hazırlanacaksınız? Okulunuzda, hastanenizde, işyerinizde afet planı mı yapacaksınız? Binanızın ya da eşyalarınızın depremdeki durumunu mu merak ediyorsunuz? Şehrinizdeki imar çalışmaları afete hazırlık konusunda yeterli mi? Bütün bunların cevabı hem Türkçe, hem de İngilizce olarak Güvenli Yaşam serisinde. (www.guvenliyasam.org)
Tüm afetler hakkında bilgi sahibi olmak ve onlardan korunma yollarını öğrenmek istiyorsanız “Kızılay ile Güvenli Yaşamı Öğreniyorum” kitabını okumalısınız. (www.kizilay.org.tr) Bu kitap tüm afetleri ve onlardan korunma yollarını anlatan en temel ve en doğru kaynaktır.
“İlgilen bilgilen” kuralına uygun olarak lütfen kendiniz, sevdikleriniz ve ülkemiz için bu konuyla biraz olsun ilgilenin. Kulaktan dolma bilgilerden, “bana göre” diye lafa başlayan kendinden menkul uzmanlardan uzak durun.
Özetle, Hz. Ali'nin dediği gibi “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz,” çıkmıyor da. Bunu görmek, anlamak için illa da yine on binlerce insanımız mı ölmesi gerekiyor?..
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=18534365&yazarid=109