Ülkemizde maalesef bu konuda temel ilke ve kavramlar netleşmemiş, ortak bir dil ve fikir birliği sağlanıp kavram kargaşasının önüne geçilememiş. İşte internette küçük bir arama yapınca karşınıza çıkabilecek olan plan çeşitlerimiz: Acil Afet Planı, Acil Durumlar Planı, Acil Eylem Planı, Afet Eylem Planı, Afet Müdahale Planı, Kriz Müdahale Planı, Acil Durum Müdahale Planı, Acil Hal Müdahale Planı, Afet Halinde Müdahale Planı, Afet Acil Durum Planlaması, Aile Afete Hazırlık Planı, Kurum Afete Hazırlık Planı, Doğal Afet Planı, Tabii Afet ve Deprem Acil Kurtarma ve Müdahale Planı... General Patton'nun “Bugünün iyi planı, yarının mükemmel planından çok daha iyidir” dediği gibi bütün bu planların da, isimleri farklı ve içerikleri yetersiz olsa dahi, “yararlı” olduğu söylenebilir...
SORMADAN SÖYLEDİM
Antik bir Yunan savaşçı ise, “Savaş ilan edilince ilk kaybedilen şey gerçektir” demiş. 1999 depreminden sonra afetlere savaş açan bizlerin acaba gözden kaçırdığı gerçekler nelerdir? Ege'de bir söz vardır: Sormadan söyleme, çalmadan oynama! Olsun ben Karadenizliyim sorulmadan da söylerim: Özellikle ülkemizde afet yönetiminin, “her türlü tehlikeye karşı hazırlıklı olma, zarar azaltma, müdahale etme ve iyileştirme amacıyla mevcut kaynakları organize eden, analiz, planlama, karar alma ve değerlendirme süreçlerinin tümü” olduğu gerçeğini gözden kaçırıyoruz. Böylece bazıları “afet planı” yerine “acil durum planı” yapıyor. Halbuki afet planları, en düşük seviyeden en yüksek seviyeye sırayla, olay, acil durum ve afet için gerektiğinde uygulanmak üzere hazırlanır.
Diğer bir deyişle, “afet” ile “acil durum” arasındaki farkı bile henüz fark edememişiz. Acil durum planlarıyla afetlere karşı koyamayacağımızı anladığımızda da iş işten geçmiş olacak. Ülkemizde yanlış anlaşıldığı gibi, “Afet Yönetimi” sadece insanları enkaz altından kurtarmak, hastaneye yetiştirmek, yangın söndürmek gibi müdahale çalışmalarını yapmak da değildir. Aksine afet yönetiminin en büyük önceliği insanları tehlikelerden korumak ve mevcut riskleri afetlerin öncesinde azaltmaktır.
STANDART YÖNETİM SİSTEMİ ÖNEMLİ
Ülkemizde yapılan afet çalışmalarının arkasında daha çok veya sadece “arama-kurtarma” mantığı yatsa da müdahale konusunda da birçok şey eksik kalmıştır. Örneğin, müdahalede standardize edilmiş bir organizasyon yapısı içinde işleyen iletişim, personel, ekipman, prosedürler ve imkânlar kombinasyonu yaratan bir olay yeri komuta sistemimiz yoktur. Olay Komuta Sistemi gibi acil durum servislerinin içinde kurulup sevk ve idare edildiği, tüm tehlikelerde ve her düzey için oluşturulmuş bir modüler saha acil yönetim sistemi olmadan plan yapmak ve uygulamak da mümkün değildir. Böyle bir standart yönetim sistemi, aile, kurum, kuruluş, mahalle, köy, ilçe, il çapında ve ülke genelinde tüm afet ve acil durumlara hazırlık ve müdahale yönetiminin temeli olmalıdır.
Özetlemek gerekirse parolamız, “Ülkemizdeki herkes ve her kurum afetlere hazır olduğunda, ülkemiz afetlere hazır olacaktır” şeklinde olmalıdır. Ayrıca General Eisenhower'ın “Plan hiçbir şeydir, ama planlama süreci her şeydir” sözünü de unutmamalıyız. Böylece gözden kaçırmamamız gereken gerçekler; planlama sürecindeki katılımcılık ve tüm afetlerin göz önüne alınmasıdır. Yani, kurum ve kuruluşlarda afet acil yardım planları sadece bir-iki kişinin görevi olmamalı. Ayrıca planlar, kopya edilmemeli ve teftiş fırçası gibi kerhen hazırlanıp raflara konulmamalı...
Bu yazıyı tam 4 yıl önce yazmıştım. Van depreminden sonra yine “başarısızlığa planlanmış” olanları bilgilendirmek istedim!..