Bursa Osmangazi'de tehlikeli metruklar yıkıldı Bursa Osmangazi'de tehlikeli metruklar yıkıldı

(ANKARA) - Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararı ile görüşmek için toplanan TBMM Genel Kurulu'nda genel görüşme önergesinin ön görüşmeleri partilerin grup konuşmaları ile devam ediyor. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavvat Dervişoğlu, "Kendisi yurt dışındayken bu kararı okutturan Sayın Meclis Başkanına sesleniyorum; siz bu kararı kendiniz mi okumak istemediniz de başkasına okuttunuz? Baskı altında mıydınız? Bu çetrefilli durumun oluşmasını sağlayarak kendinize farklı bir parantez mi açmaktı niyetiniz? Ben iyiyim ama sonuçta emir kuluyum' mu demek istediniz. Yöneticilik sorumluluktan kaçmak değil, layıkıyla yerine getirmektir. Aksi, işgal edilen koltuğa yakışmaz" dedi.

Numan Kurtulmuş, TBMM Genel Kurulu'ndaki olağanüstü toplantının konusu olan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay için verilen genel görüşme önergesinin ön görüşmesine geçildiğini söyledi. Kurtulmuş siyasi parti gruplarına 20 dakika, önergedeki ilk imza sahibine ise 10 dakika söz verdi. Gruplar adıan ikinci konuşmayı İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu yaptı. Dervişoğlu, şunları kaydetti:

"Adalet, doğruluk temelinde bir düzenin kurulmasıdır. Kurulan düzenin sürdürülmesi, hakkın gözetilmesi ve ona saygılı olunmasıdır. Adalet; komşusu açken tok yatmamaktır. Adalet; devletin dini, ekonominin besmelesidir. Adalet; geçinebilen emekli, umutları olan gençler, alın terinin karşılığını alan emekçi, siftahına şükreden esnaf, yer ve yetki teminatı olan kamu görevlisi, ayrılmış erklerin birbirini denetleyebilmesidir. Adalet, yüce dinimizin en önemli emridir. Adalet, üç bin yıllık devlet geleneğimizin temelidir. Adaleti var eden yasal düzen şayet bozulursa gök yıkılır. Törenin bir anlamı daha vardır o da usuldür. Görevini yerine getirirken usul, erkan bilmek gerekir. Bilmeyene teslim edilen görev ve makam gücü değil beraberinde utancı getirir. Bugün de burada bir utancın anatomisini görüşmek için toplandık. Bugün cebelleştiğimiz sorunların ilk sebebi adalet yoksunluğudur. Adalet yoksunluğunun sebebi ise iktidarın adalet duygusundan yoksun olmasıdır. Sonucu ise memleketin yoksunluğu ve yoksulluğudur. Yasaklarla, yolsuzlukla, yoksullukla mücadele taahhüdünden her üçünün de faili olmaya evrilen iktidar yolculuğunun en kritik duraklarından biri de bugün üstünde tartıştığımız Can Atalay vakasıdır. 

"Yakın siyasi tarihimizin en büyük kepazeliği olarak tarihe geçti"

Mart 2014'te hakkında Gezi olaylarıyla ilgili 'örgüt kurmak ve yönetmekten' iddianame düzenlendi. 2015 yılında beraat etti. 2019 yılında yine Gezi olaylarına ilişkin yeni bir iddianame tanzüm edildi. Tanzim eden de hala firari olan FETÖ savcısı Muammer Aktaş. Şubat 2020'de Can Atalay bu davadan da beraat etti. İstinaf davayı bozdu. İki defa beraat eden Can Atalay hakkında bu sefer devreye giren eller, kulaklara fısıldanan talimatlarla 18 yıl hapis cezası verildi. Keyfi yerine gelen İstinaf, bu cezayı hemen onadı. 2023 genel seçimlerinde Can Atalay aday oldu. YSK, adaylığını kabul etti ve Can Atalay milletvekili seçildi. Son 15 aydır yaşananlar ise usul, erkan bilmemenin, hukuk tanımazlığın, adaletsizliğin, devlet aklı ve ahlakından yoksunluğun, siyasetin yargıyı teslim almasının, yargıç değil personel istihdamının Türk hukuk tarihinin ve yakın siyasi tarihimizin en büyük kepazeliği olarak hafızalarda silinmemek üzere yer etti. Tutukluluğun devamı anayasa ile bağdaşmıyor denilerek hak ihlali kararı verildi. 

"Başka ülkelerde olsa bunlar film olur"

Böyle bir durumda ne beklersiniz? Yerel mahkeme kararı uygulayacak, Can Atalay tahliye edilecek, TBMM'ye gelip yeminini edecek, milletvekilliği sona erince de yargılama devam edecek. Hukuk bunu gerektiriyor. Bizim hem ceza hukukumuz hem Anayasamız hem de kanunlarımız bunların yapılmasını emreder nitelikte. Ama bunların hiçbirisi olmadı. Usul erkan bilmeyenler, talimatla hukuku eğip bükenler, millete karşı sorumlulukları olmayanlar kul hakkına girdiler.  'AYM kararı herkesi bağlar' maddesi ağırlarına gitmiş olacak ki Yargıtay 3.Ceza Dairesi 'ben herkes miyim' diyerek dünyada eşi benzeri görümemiş bir karara imza attı. AYM kararlarına uyulmamasına hatta kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti. Başka ülkelerde olsa bunlar film olur. Atalay bu durumda senaryoya itiraz etti ve yeniden Anayasa Mahkemesine başvurdu. Anayasa Mahkemesi bu sefer de ilk kararı uygulamayarak bireysel başvuru hakkını da ihlal etiniz' dedi. Aynı döngü bir kez daha yaşandı. Yargıtay karara uymama kararı verdi. Yetmedi milletin iradesinin tecessüm ettiği ve duvarında 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir yazan Gazi Meclis'imize bir de sopa gösterdi."

Meclis Başkanı Numan Kurulmuş'un kararı Bekir Bozdağ'a okutmasına tepki gösteren Dervişoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Kendisi yurt dışındayken bu kararı okutturan Sayın Meclis Başkanı'na sesleniyorum: Siz bu kararı kendiniz mi okumak istemediniz de başkasına okuttunuz? Baskı altında mıydınız? Bu çetrefilli durumun oluşmasını sağlayarak kendinize farklı bir parantez mi açmaktı niyetiniz? 'Ben iyiyim ama sonuçta emir kuluyum' mu demek istediniz. Yöneticilik sorumlulukan kaçmak değil, layıkıyla yerine getirmektir. Aksi, işgal edilen koltuğa yakışmaz. Meclisi olağanüstü toplantıya çağırdık. Bu kez yerel mahkemenin kararını mı okuyacaksınız? O da yok hükmünde. Artık o karara dayanarak işlem yapamazsınız. Karar yok hükmünde. Bu karar 'Can Atalay'ın milletvekilliği hiç düşmedi' diyor."

Kaynak: anka