Haber/Kamera: Onur DURSUN
(İSTANBUL) - Türkiye Ormancılar Derneği'nden yapılan açıklamada, 2018 yılında Orman Kanunu’na konulan ek 16’ncı maddenin, yasadışı yollarla işgal edilmiş orman alanlarını orman sınırları dışına çıkararak işgalcilerin ödüllendirilmesini olanaklı hale getirdiği ve henüz işgal edilmemiş orman alanlarının da yerleşim alanına dönüştürülmesi amacıyla orman sınırları dışına çıkarılmasının önünü açtığı belirtilerek, bu maddenin kaldırılması istendi.
Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi tarafından düzenlenen basın toplantısında, Orman Kanunu'ndaki ek-16. madde ile ilgili açıklama yapıldı. Açıklamayı okuyan Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şube Başkanı Sezai Kaya'nın ormansızlaşmanın Türkiye'nin büyük sorunlarından biri olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Son 20 yılın dikkat çeken, Türkiye'nin en önemli doğal varlıklarından olan ormanlarımızdaki azalma, bozulma ve ormansızlaşma konusunu sürekli gündeme getirdik. Türkiye'de kamuoyunun 2B diye bildiği, ormanlık alan dışına çıkarma, ormanlık alanların ormancılık dışı faaliyetlere tahsisi, orman yangınları, ormanlardaki parçalanma gibi sorunları sıralamak mümkün. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi bu sürece 2018 yılının nisan ayında 7139 sayılı yasayla Orman Kanunu'na ek-16 diye bir madde eklendi. Bu madde ormansızlaşma sürecini daha ileri götüren, istenildiği zaman istenildiği şeyi yapabilen, gecelik kararlarla kamuoyunun gündemine giren bir madde haline geldi. 2018'den bu yana geldiğimiz noktada 3500 hektar alan orman sınırları dışına çıkarılmış durumda. Hiçbir kriteri olmadığı için bu madde çok önemli. Sadece tarihi baz alıyor. Bir sabah uyanıyorsunuz ve Cumhurbaşkanı'nın bir kararnamesiyle Türkiye'nin her yerinden alanlar orman sınırları dışarısına çıkarılmış. Arkasından koşturmakla takibi de mümkün değil"
Orman Genel Müdürlüğü'nü de eleştiren Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şube Başkanı Sezai Kaya, "Ormanları koruması gereken Orman Genel Müdürlüğü çıkışıyla bile Anayasa'ya aykırı olan bu uygulamayı savunur durumda. Böyle bir hukuksuzluk olmaz. Ormanları işgale teşvik eden, 'henüz işgal etmediyseniz de edin yarın bu yasa değişebilir' mantığını topluma aşılayan bir Orman Bakanlığı ve böyle bir anlayış olamaz. Orman Genel Müdürlüğü böyle bir beklentiyi vermemeli. Ek-16 çok daha kötü bir madde ve nereye gideceği belli değil. Hiçbir kriteri yok, anayasaya aykırı. Ek-16 kaldırılmalıdır" dedi.
"Türkiye'de hiçbir orman niteliğini yitirmez, yitirtilir"
Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Cihan Erdönmez de Türkiye’de ormanların korunması ve bilimsel yöntemlerle yönetimi konusunda akılcı adımların Cumhuriyet dönemi ile birlikte atılmaya başlandığını anlatarak, ancak 1980’li yıllardan itibaren ekonomik çıkar hesaplarının konusu olmaya başladığını ifade etti.
"Türkiye'de her şeyin olduğu gibi ormancılığın da temeli Anayasa'dır. Anayasa'mızda da ormancılığımızı şekillendiren bazı maddeler var. Yanan alanlarla ilgili madde 169 yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirileceğini söylüyor. Bu madde yanan alanlarda başka faaliyetlerin yapılamayacağını söyler. Açık ve net. Bizim Anayasa'mıza göre bir orman alanını orman sınırları dışına çıkarmak için iki koşul var. Birincisi bilim ve fen açısından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar olmayacak, bir de tarım alanına dönüşmesinde kesin yarar olacak. Yani ilk koşul tek başına yeterli değil. İkinci koşul ise 31 Aralık 1981'den önce niteliğini yitirmiş olması.Türkiye'nin ekolojik koşullarında hiçbir orman niteliğini yitirmez, yitirtilir. Zaten orman diyebilmemiz için kendi kendini yenileyebilir olması gerekir."
"Ek-16 dediğimiz yasal düzenleme Anayasa'ya taban tabana zıttır"
Aynı zamanda Anayasa ile yasanın ek maddelerinin orman niteliğini belirleme ve orman sınırları dışına çıkarma konusunda çeliştiğini ifade eden Erdönmez "Ek-16 dediğimiz yasal düzenleme Anayasa'ya taban tabana zıttır. Anayasa orman olmasında yarar olmaması ve tarım alanına dönüşmesinde fayda olması gerektiğini söylerken ek-16 tarım alanına dönüştürülmesinin de mümkün olmaması gerektiğini söylüyor. Anayasa 1981'i son tarih olarak koymuşken bu madde 2018'i baz alıyor. Hal böyleyken Anayasa Mahkemesi bu maddeye Anayasa'ya uygun dedi. Mahkeme buna uygun dedikten sonra boynumuz kıldan ince fakat söylerken bile gülüyorum çünkü Anayasa Mahkemesi'nin bazı dedikleri uygulanmıyor" dedi.
"Konut ihtiyacını karşılamak değil rant yaratmak için yapıldı"
Sel felaketinden kaçınmak için ormanlaştırılan alanın konut yapmak için orman statüsü dışına çıkarılmasına da tepki gösteren Doç. Dr. Cihan Erdönmez, "1995 yılında İzmir'de büyük bir sel felaketi oldu. O zaman devlet aklı dedi ki 'Buralar mera statüsünde ama biz burayı Orman Genel Müdürlüğü'ne verelim, orman yapsın çünkü burada erozyon oluyor, sel oluyor.' Orman Genel Müdürlüğü de başarılı çalışmalarla buraları ormanlaştırdı. Cumhurbaşkanı'nın 2020 yılındaki kararına göre ağaçlandırılan alandan 375 hektarı alan dışına çıkarıldı. Nedeni ise İzmir'de deprem olması ve konuta ihtiyaç olmasıydı. Buraya toplu konut yapacağız denildi. İzmir'de 35 bin boş konut var, İzmir'in konuta ihtiyacı yok İzmir'in konut fazlası var bunu böyle çözebilirsiniz dendi. Ama yok. Biz bunun konut ihtiyacını karşılamak değil rant yaratmak olduğunu biliyoruz" ifadelerini kullandı.
Bu maddenin Cumhurbaşkanına, ormana "Sen artık orman değilsin" deme hakkı da verdiğini, bu nedenle 9,5 milyon hektar ormanın ek-16'ya konu olabileceğini ve bunun büyük bir tehlike olduğunu belirten Erdönmez, bu maddenin en kısa zamanda kaldırılması gerektiğini söyledi.