(TBMM)- TBMM Genel Kurulu'nda 'Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'nin görüşmeleri devam ediyor.  Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, "Cumhurbaşkanı da 'Mülakatları kaldıracağız' demişti. Milli Eğitim Bakanı, 'Biz mülakat gibi mülakat yapacağız' ifadesini kullandı. Şimdi, gelen kanunda, bakıyoruz, mülakat gibi mülakat yapıyorsunuz. Milli Eğitim Akademilerine, ne gerek var? Kaç tane akademi açacaksınız, belli değil. Buralarda kaç bin kişi okutacaksınız? Burada iki yıl boyunca böyle işler yapacağınıza bir yandan mekanlarıyla ilgili, bir yandan akademiyle ilgili, eğitimcileriyle ilgili... Bu kadar masrafa gerek var mı" dedi. 

TBMM Genel Kurulu'nda, Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'nin görüşülmeleri devam ediyor. DEM Parti Van Milletvekili Sinan Çiftyürek kanuna ilişkin şunları söyledi:

"AK Parti iktidarı zamanında deizm ve ateizm güçleniyor"

"Türkiye’deki üniversitelerin yüzde 80’i Fransa’daki liselere bile denk değil. Bunu ben söylemiyorum, maalesef bu acı gerçektir, bunun üzerine düşünün, yüzde 80’i Fransa’daki liselere denktir ya da değildir. İkincisi, ya, devlet kendi eliyle, bu aslında hizmet sektörü olmak üzere doğrudan doğruya kölecilik, köleliğe dayalı özel sistemini hakim kılmaya çalışıyor. Bunun üzerine düşünülmesi gerekir. Üçüncüsü, 1 milyon civarında insan manevi olarak yıkıma uğratılıyor. Milli Eğitim Akademisi bir yana, AK Partili vekiller isterseniz AK Parti akademisini kurun. Değişen sosyolojiye yeniliyorsunuz, yenileceksiniz. AK Parti iktidarı zamanında deizm ve ateizm güçleniyorsa bunun değişen sosyolojisi üzerinde düşünmenizi istiyorum."

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ise teklife ilişkin Genel Kurul'da şöyle konuştu:

BUSİAD'dan Keles'e nezaket ziyareti BUSİAD'dan Keles'e nezaket ziyareti

"42 yıl önce Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen yetiştirme konusuyla ilgileniyordu, 42 yıl sonra tekrar, yeniden Milli Eğitim Bakanlığı'na veriyorsunuz bunu. Ne güzel, büyük ilerleme, çok ciddi şekilde ilerleme ve demokratik bir ilerleme, bilimsel bir ilerleme, teknolojik bir ilerleme ve zamanın ruhunu yakalamak gibi bir şey. Ardından, bakıyorsunuz, eğitim fakültelerini çoğaltıyorsunuz, sayılarını çoğaltıyorsunuz, ardından da öğrenciler ÖSYM sınavına girerek geliyorlar buraya, üniversiteye, eğitim fakültelerini kazanıyorlar, dört ila beş yıl civarında okuyorlar, ardından da KPSS’ye giriyorlar, KPSS’den sonra da mülakata giriyorlardı öğretmen olabilmek için.

"Cumhurbaşkanı da mülakatların kaldırılmasını söylemişti"

Biz mülakatların kaldırılmasını istemiştik, ardından Sayın Cumhurbaşkanı da mülakatların kaldırılmasını söylemişti 'Mülakatları kaldıracağız' demişti ama seçimlerden sonra da '2 bakanımla konuşacağım eğer böyle bir şey söylemişsek bununla ilgili düzenleme yapacağız' demişlerdi. Milli Eğitim Bakanı, 'Biz mülakat gibi mülakat yapacağız' ifadesini kullandı. Şimdi, gelen kanunda bakıyoruz, mülakat gibi mülakat yapıyorsunuz. Ya Allah aşkına Milli Eğitim Akademilerine, ne gerek var? Şimdi, iki yıl boyunca bu insanları bulundukları yerlerden taşıyacaksınız; kaç tane akademi açacaksınız, belli mi? Belli değil; 30, 40, 50… Buralarda kaç bin kişi okutacaksınız? Burada iki yıl boyunca böyle işler yapacağınıza bir yandan mekanlarıyla ilgili, bir yandan akedemiyle ilgili, eğitimcileriyle ilgili, bir diğer yandan, buranın tefrişiyle ilgili, bir diğer yandan, makam araçlarıyla ilgili bu kadar masrafa gerek var mı? Bu öğrencileri bulundukları yerlerden alıp götürmek, başka yerlerde tekrar, yeniden oraya adapte etmek için çalışma var mı? Yok ki.

"Fakültelerinde öğretmediğiniz dersin hangisini öğreteceksiniz burada"

Eğitim fakültelerinde öğretmediğiniz dersin hangisini öğreteceksiniz burada? Ben akademisyenim, ben iki öğretmenim aynı zamanda, yirmi yıl üniversitelerde hocalık yaptım. Neyi yapacaksınız? Bir şey yapamayacaksınız ki. Bu, 'Ben devlete bir kez daha yük olacağım' demektir; aynı zamanda da KPSS’ye girmiş, kazanmış olan bir öğrenciye bir kez daha 'Ben devletimin okullarına güvenmiyorum, eğitim fakültelerine güvenmiyorum, akademideki üniversite öğretim üyelerine ve öğretim görevlilerine güvenmiyorum; o zaman ben buradaki öğretmenlerle yapacağım' demektir.

Peki, bu öğretmenleri kim tayin edecek? Hangi kriterlerle tayin edeceksiniz; profesörleri, doçentleri, öğretim üyelerini mi getireceksiniz? Uzaydan getirmeyeceğinize göre, bunlar aynı Türkiye'nin öğretim elemanları, mademki bunlar burada ders verecekler, veriyorlar zaten, niye değiştiriyorsunuz? Bu maddi ve manevi, bilimsel olarak doğru değildir. O nedenle, gelin, bu kanun teklifini geri çekin."

Kaynak: anka