UĞUR İSTANBULLU

(ARTVİN) - Artvin Şavşat'ta 1'inci Kültür ve Sanat Festivali, ekoloji paneli ile başladı. Panelde konuşan metalurji yüksek mühendisi Cemalettin Küçük, "Turizm yatırımcılarının ana sermayesi gidiyor madenlerle, HES'lerle gidiyor, barajlarla gidiyor, yollarla gidiyor. Yeşil yolu turizm için yaptık diyorlar ya bu büyük bir yalandır. Yaylaların imar planını değiştirmek için yani yaylaları satabilmek için yapılıyor bütün bunlar" dedi.

Artvin'in Şavşat ilçesinde 1’inci Kültür Sanat Şenliği başladı. Üç gün sürecek olan festivalde panel, kitap söyleşileri ve konserler gibi çeşitli etkinlikler yapılacak. Şenliğin ilk günü ekoloji paneli düzenlendi. Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan, "Mücadeleden asla vazgeçmemek gerekiyor ve hakikaten çevre mücadelesinde Artvin’e dokunulmaması gerekiyor ama ne yazık ki her tarafında sorun var, birlik beraberlik içerisinde hareket edersek yapamayacağız yenemeyeceğiz herhangi bir şey yok" dedi.

"'Yeşil yolu turizm için yaptık' demek büyük bir yalandır"

Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Oğuz Kurdoğlu şunları söyledi:

"Turizm yatırımcılarının ana sermayesi gidiyor madenlerle, HES'lerle gidiyor, barajlarla gidiyor, yollarla gidiyor. Yeşil yolu turizm için yaptık diyorlar ya bu büyük bir yalandır. Yaylaların imar planını değiştirmek için yani yaylaları satabilmek için yapılıyor bütün bunlar. Madencilikle ile ilgili değil yani madenci o kadar iyi para kazanıyor ki Türkiye’de ons başına 400 dolara mal ettiği altını yurt dışında 800- 1000 dolara mal ediyor. Tabii ki buraya gelecek çünkü çevre kaygısı yok ve her şeyini atıp gidiyor. Sonra ne oluyor sularımız kirleniyor, sonra ne oluyor bizler bu suları havaalanında tonuna yüz elli bin lira veriyoruz. Burada şu an 10 lira ise tonuna 20 bin lira verip içiyoruz. Oysa musluktan akan sular temiz olursa tonuna sadece 5 lira veriyoruz. Bakın bunun en ucuzu bunun tonunu 10 bin liraya içiyoruz ama mutfaktan içeceğimiz suyun tonuna ise 5 lira veriyoruz. Hesap ortada yarım litresi 5 lira iki tanesi on lira yani bir tonu on bin lira. Suları korumak istiyorsak doğalarımızı, vadilerimizi ormanlarımızı korumak zorundayız. İşte bu yüzden madenlere de hayır bundan sonra yapılacak olan büyük yollara da hayır."

"Türkiye dünya hurda üretiminde ilk sıraya geldi"

Metalurji yüksek mühendisi Cemalettin Küçük şunları söyledi:

"Bakın Türkiye dünya hurda üretiminde neredeyse ilk sıraya geldik. 30 milyon ton dünyanın hurdasını alıp onu eritiyoruz ve bunun ton başına neredeyse 600 kilovat enerji harcıyoruz ve bu yaklaşık 20 milyar kilovat saat enerji ediyor. Dünyada 140 milyon ton çimento kapasitesine sahibiz 81 milyon ton üretiyoruz 300 kilovattan yirmi dört milyar kilovat saati burada harcıyoruz. Bunun yanında toprak sanayisi, bunun yanında alışveriş merkezleri neredeyse Türkiye’nin üretiminin yüzde 30'una geldi üretimin yani neredeyse yüzde 40 civarında enerjinin dört tane bu ülkeyi perişan eden sektöre gidiyor. Kapitalizmin kendi ihtiyaçları doğrultusunda size bir şeyleri hakikaten sizin ihtiyacınız gibi sunmaya çalışıyor, tıpkı madencilikte olduğu gibi.

"Madencilik faaliyeti deprem felaketi boyutunda"

Madenciliğin ne kadar zararlı olduğunu tekrar anlatmamıza gerek yok ama kısaca örnek vereyim bakın arkadaşlar Ardanuç’ta uydurma gerekçeleriyle ÇED raporu vermek için halkı bilgilendirme toplantısı yapacaklardı. Ardanuç’un Gümüşhane köyünde bir altın maden işletmek isteyecekler ve Salınbaş yani bir altın madeni işletmek istiyorlardı. Madencilik yapmadan önce ormanı sıyırırlar sonra toprağı sonra içerisinde onlar için kıymeti olmayan malzemeye pasa derler ve sonra onu sıyırır atarlar. Oradaki sıyrılan malzemenin miktarını söylüyorum 87 milyon ton döndük işleyecek malzeme 14 milyon ve toplam 100 milyon yapar ve bakın şimdi bütün deprem bölgesinde 11 vilayet yıkıldı ve yer sarsıntısından sonra kendiliğinden yıkılan ve zorunlu olarak yıkılıp kaldırılan malzeme 100 milyon ton yani bir ilçede. Yapacağınız madencilik faaliyeti bu kadar büyük bir felaketin boyutunda."

"Su hakkı temel hak ve stratejik bir hak yaşam hakkıdır"

Avukat Halis Yıldırım ise şu ifadeleri kullandı:

"Bugün ülkede dünyada HES’lerle maden ocaklarıyla gelinen hukuksuzluğun boyutlarını her gün yaşıyoruz. Yani şuradaki insanlarımız bile tarlasını ekiyorlar eğer burada bir mücadele sürdürülmeseydi belki sulara sayaç bile takılmıştı ve en basitinden bunu söylüyorum. Su hakkı temel hak stratejik bir hak yaşam hakkının temeli, yaşam hakkını ortadan kaldıran ve kaldırmaya çalışan her hareket gayri meşrudur asla adına yasada dense yasal değildir hukuksuzdur ve buna karşı direnmek buna karşı mücadele etmek haktır."

  

 

Kaynak: anka