İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adaylık tanıtım toplantısı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in katılımıyla gerçekleştirildi.
CHP yerel seçim startını İstanbul'da düzenlediği CHP İstanbul Aday Tanıtım Toplantısı'nda verdi. Toplantıda kürsüye çıkan CHP Genel Başkanı Özgür Özel "Erdoğan'ın açıklayacağı adayla meşgul değiliz" derken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na yeniden aday olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da "Ben hiç onların adayını merak etmiyorum. 6 Mayıs'ta çıkarttığımız o ceketi, Türkiye'de iktidar olana kadar hiç giymeyeceğiz" dedi.
‘İstanbul’a Hizmette Tam Yol İleri’ başlığıyla düzenlenen toplantıda konuşan İmamoğlu, “Tüm engellemelere inat, işimize baktık. Biz işimize baktık, kazanan İstanbul oldu, kazanan Türkiye oldu. Sizlerin desteğiyle biz başardıkça, onlar, 25 yılda yaptıklarını, her gün ama acemice, hararetle bizim 4,5 yılımızla kıyaslamak zorunda kaldı. Bu başarı hepimizin başarısıdır. Başarı, İstanbul’un başarısıdır. Tüm inancımla söylüyorum ki; İstanbul olarak, hep birlikte başarmaya devam edeceğiz. 31 Mart 2024’te sizlerin iradesiyle İstanbul’u yeniden kazanacağız. Ve Allah’ın izniyle da daha büyük işler başaracağız. Çünkü engellemelere karşı bağışıklık kazandık. Hizmet ürettik, tecrübe kazandık. O engelleme refleksleri toza dönüştü, küçüldü, görmüyoruz onu artık. Önümüze çıkartılan zorlukları ve engelleri aşa aşa ustalaştık” dedi.
“Mazeret yerine, marifet göstermek için var gücümüzle çalıştık” diyen İmamoğlu, “Onlar ne dedi? ‘Seni topal ördek’ yapacağız dedi. Ama dedikçe, biz atom karınca olduk. Onlar ayağımıza pranga bağladıkça, biz zincirleri kırdık. Onlar, ‘Meclis çoğunluğu bizde, sana İstanbul’u yönettirmeyeceğiz’ dedikçe, biz onların aklına gelmeyecek, ahlaklı yeni yollar bulduk. Onlar milleti bölmeye çalıştıkça, biz kucaklaşmadan yana olduk. Ve İstanbul’a hizmette tarihinin en hızlı koşucusu olduk” şeklinde konuştu. “İstanbul’da, kendimizle de yarışacağımız büyük bir ilerleme hamlesi başlatacağız” diyen İmamoğlu, “İstanbul emin ellerde yönetiliyor, yönetilmeye devam edecek. İçiniz rahat olsun. İstanbul’un muhafızı olarak, bu aziz şehre ihanet edilmesine bir daha izin vermeyeceğiz. Çünkü İstanbul’a ihanet eden, Türkiye’ye ihanet eder. Her yaştan, her sektörden çalışanları, üreticileri, emekçileri, kadınları ve gençleri bir kez daha tarih yazmaya davet ediyorum. İstanbul, senin kalendir. Gelin, birlikte bu muhteşem şehri geleceğe taşıyalım. İstanbul, birilerinin hırsına kurban, edilmeyecek kadar değerlidir. Hep birlikte başaracağız. Her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak” ifadelerini kullandı.
Özel'in sözlerinden satır başları şu şekilde:
Napolyon’un bana dünyayı verseniz ona başkent yaparım dediği şehirde, Fatih Sultan Mehmet’in çağ açıp çağ kapattığı şehirde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülkenin ziğneti dediği şehirde beş yıldır hizmet veren Ekrem İmamoğlu’nun yeniden beş yıl hizmet vermesi için bir aradayız.
Bir ülkenin olabilmesi için o ülkenin ordusunun sınırlarını koruması ve bir sözleşmesi olması lazım. Bir sözleşmemiz var. Hepimizin üzerinde mutabık olduğu bir anayasamız yok ama ilk dört maddesinde mutabık olduğumuz bir anayasamız var. O anayasa, değiştirilene kadar hepimizi bağlıyor. Eğer siz o anayasanın bir maddesini yok sayarsanız başka birinin de başka bir maddeyi yok sayma tartışmasını kabul edersiniz. Öyle yapay bir gündemle karşı karşıyayız, birileri çıkıp bu madde benim için yok diyor. Sebebi kendi güttüğü kan davası.
"BİRİLERİ DEVLETİN ÇİVİSİNİ ÇIKARMAYA ÇALIŞMAKTA"
Anayasa’nın 153’üncü maddesi Anayasa Mahkemesi’nin kararını bağlayıcı olduğunu söylerken birisinin talimatıyla beş kişi Anayasa’nın o sayfasını yırttı attı. Bu, başka birisinin Anayasa’nın 75’inci maddesini yok saymasını kabul etmek olur. Başka birisi gelir Anayasa’nın 101’inci maddesini atar. O, Cumhurbaşkanı’nın olmaması demektir. Yani birileri gelmiş devletin çivisini çıkarmaya çalışmaktadır.
Burada iki büyük ailenin temsilcileri var. Birisi Cumhuriyet Halk Partisi ailesidir, diğeri İstanbul Büyükşehir Belediyesi’dir. Bu iki ailenin ortak bir çocuğu var: Tayfun Kahraman. Burada Tayfun Kahraman nezdinde, Can Atalay’ı, Osman Kavala’yı, Çiğdem Mater’i selamlamak isterim.
Bu insanlar her biri temsil ettikleri meslek grubu yöneticileri olarak Gezi Platformu’nda yer aldılar. Bu insanlar dönemin başbakanıyla görüşmek istediler. Gezi’de bir kişinin daha burnunun kanamaması için çaba sarf ettiler. Bunun için altı madde istediler. Ne istiyorlardı: Ağaçları kesmeyin diyorlardı. Gezi Parkı’nı kesip yerine Topçu Kışlası yapmayın, AKM’yi yıkıp yerine AVM yapmayın, gençleri nezarethaneye atmayın diyorlardı. Bugün Gezi Parkı yerinde duruyorsa Mücella Yapıcı sayesinde, Can Atalay sayesinde, Mine Özerden sayesinde duruyor. Bugün AKM, AKM olarak duruyorsa arkadaşlarımız sayesinde duruyor.
"HADSİZLİĞİN SORUMLUSU SENSİN ERDOĞAN"
Şimdi diyorlar ki bunlar bize darbe yapmaya çalıştılar. Mahkeme salsa da salmam diyor. Her şeye ben karar veririm diyor. Ama İstanbul’un iki güzide takımı 100’üncü yılın son derbisini oynayacak. Alıp onları Riyad’a götürüyorlar. Sanki bilmezmiş gibi onlar gelince Anıtkabir’e gitmiyorlar. Sanki bilmezmiş gibi senin bir adım önüne gelip ‘Merhaba asker’ diye Türkçe selamlamaktan yani Türkçe’yi saygıyla ağzına almaktan imtina eden birinin ne yapacağını bilmezmiş gibi İstanbul’un, İzmir’in Türkiye’nin hak ettiği son derbiyi götürüyor ve orada Gazi Mustafa Kemal’i utanmadan pazarlık konusu yapmaya niyetleniyorlar sonra biz çıkıp her şeyden sen sorumlusun da bu konuda neden sorumlu değilsin diye sorduğumuzda açıklama yaptırıyorlar cumhurbaşkanımızın bu konuda bir dahli yok, bunu kulüplere sorduk biz yaptık diye.
Dahlin yoksa Gezi’den de elini çek, dahlin yoksa bu milletin evlatlarından elini çek. Yok her şeyi sen biliyorsan o maçı da oraya sen götürdün, o Suudi Arabistanlıların 'İstiklal Marşı’nı okutmayız' diyecek hadsizliğin sorumlusu da sensin Recep Tayyip Erdoğan.
"İSTANBUL'DA İLK METRONUN TEMELİNİ NURETTİN SÖZEN ATTI"
Biz bu ülkeye önce bağımsızlığı getiren partiyiz. Sonra bu ülkeye çok partili rejimi, parlamenter rejimi getiren partiyiz. Sonra bu ülkeye sosyal devlet anlayışını ve sosyal belediyeciliği getiren partiyiz. Türkiye’de yerel yönetimler tarafından ilk kez ortaya konulan kentsel dönüşümden toplu konut projelerine, metrodan metrobüse, hafif raylı sistemden biyolojik arıtma tesislerine kadar bugün bir çoğu bu salonda olmayan Cumhuriyet Halk Parti’li sosyal demokrat belediye başkanlarının ve onların inanmış kadrolarının eseridir. İstanbul’da ilk metronun temeli 1991’de Nurettin Sözen tarafından, İzmir’de Yüksel Çakmur tarafından atılmıştır.
Özel'in ardından kürsüye Ekrem İmamoğlu çıktı. İmamoğlu, lansman toplantısında tezahüratlar eşliğinde kürsüye geldi.
İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları şu şekilde:
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına yeniden aday olabilmek için kendinize güvenebilmeniz yetmez, ekibinize, partinize, vizyonuna ve 16 milyon İstanbullunun aklına ve vicdanına da güvenmeniz gerekir.
2019'da bu şehirde köklü bir değişim başardık. Başarmaya devam edeceğiz. 31 Mart'ta İstanbul'u sizlerin iradesiyle yeniden kazanacağız. Daha büyük işler başaracağız. Engellemelere karşı bağışıklık kazandık. Önümüze çıkartılan zorlukları ve engelleri aşa aşa ustalaştık. Başarıya nasıl ulaşacağımızı artık çok daha iyi biliyoruz. Her yerde şunu söyleyin; İstanbul başardı. Artık İstanbul senin. O 'İstanbul benim' diyen tek kişiden kurtuldu. İstanbul senin, İstanbul herkesin.
Yola çıktığımızda İstanbul durmuştu, bezgindi, değişim istiyordu, yeni bir ses, yeni bir nefes, yeni bir vizyon istiyordu. İstanbullunun iradesi değişimle sonuçlandı. İşlerine gelince millet iradesini ağızlarından düşürmeyenler demokrasi tarihimizin en büyük utancına imza attılar, milletimizin iradesini çiğnediler, 16 milyonun kul hakkını yediler.
"'SENİ TOPAL ÖRDEK YAPACAĞIZ' DEDİLER, ATOM KARINCA OLDUK"
Biz o günden bir marifet bin mazeretten iyidir diyerek işe koyulduk, var gücümüzle çalıştık. Onlar seni topal ördek yapacağız dedi, biz atom karınca olduk. Onlar ayağımıza pranga bağladıkça biz zincirleri kırdık. Onlar meclis çoğunluğu bizde, sana İstanbul'u yönettirmeyeceğiz dedikçe ahlaklı yollar bulduk. İstanbul'a hizmette tarihinin en hızlı koşucusu olduk. Bizi durduramayacaklarını anlayınca kızgınlıkları arttı, Ankara'da ne kadar müfettiş varsa üzerimize gönderdiler. Onlarca yıl kapısından tek müfettiş geçmemiş birimlerimiz, müfettişlerin daimi mesai mekanı oldu. Beylikdüzü'ne gittiler, belediyeye baktılar, iş yaşamıma baktılar, kumpas kurdular, çaba kurdular, her gün yeni bir yalana sarıldılar, her gün bize karşı başka yeni bir algı operasyonu yapmaya devam ettiler, iftira üstüne iftira attılar.
Biz tüm engellemeye inat işimize baktık. Ve kazanan İstanbul, İstanbullu oldu, kazanan Türkiyemiz oldu. Yine de ilk başkanlık dönemimiz kolay olmadı. Bizden önceki yönetim iktidarla aynı partiden olduğu halde hizmet üretmekten uzaklaşmıştı. Ben 5 yıl İstanbul'un en büyük ilçelerinden birinde olmama rağmen tek bir iş için yan yana duramadık. İstanbul'un bütün ilçelerini ve bütün önemli projelerini yok saydılar. İsraf düzeni İstanbul'un büyük projelerini tarumar etmişti. Kasasında sadece 6 milyon lira bırakılmış bir belediye. İBB’nin sadece 1 saatlik gideri bile değildi.
5 yılda yaptıklarımızı 5 ana başlıkta paylaşmak istiyorum
Tüm zamanların en büyük ulaşım atılımını başlattık. Raylı sistemlerde dünya rekorunu kırdık. Raylı sistemlerde tam 65 nokta 1 km yeni hat ve 62 istasyonu tamamlamış olacağız. Gururla ifade ediyorum ki bizden önceki 25 yılın ortalamasının 4 katından daha fazla metro hattını her yıl İstanbul'a kazandırdık. Onun için çok kıskanıyorlar. 2025 yılı sonuna kadar fazla değil 1,5 sene sonra 45.7 km daha yeni hattı İstanbul'a kazandırmış olacağız. Karayolu ulaşımına 9 milyar liralık yatırım yaptık. Trafiği rahatlatması için 155 kavşak tamamladık. 232 caddeyi sil baştan yeniledik.
İstanbul'un kangrenleşmiş altyapı sorunlarını çözdük. Kurban bayramlarında boğaz kana büründü haberleri yapılamaz oldu.
İstanbul'un daha adil bir şehir olmasını sağladık. 257 bin çocuğa 24 milyon litre süt dağıttık. Hani sordu ya göremiyoruz süt dağıtacaksın, nerede sütler diye... Hiç kimse görmeden evlerine getirip bıraktık, anneleriyle çocuklarıyla muhatap olduk. Ailelere nakit desteği verdik. 614 bin anneye ücretsiz ulaşım hakkı verdik. Kimin parasını kime veriyorsun dedi, milletin parasını millete veriyoruz dedim. Öğrencilere burs verdik. Onlarsa çok şanslı insanlara burs verdiler. Yurtlar yapıyoruz. Yurt yapacağız dedik, niçin? Artık İstanbul'a öğrenciler gelemiyor. Avrupa'nın en büyük halkekmek fabrikasını kurduk. Artık günlük 2 milyona yakın ekmek üreten bir şehir yönetimi olduk.
"ÇIKARTTIĞIMIZ O CEKETİ İKTİDAR OLANA KADAR GİYMEYECEĞİZ"
6 Mayıs'ta çıkarttığımız o ceketi hiç giymedik, Türkiye'de iktidar olana kadar hiç giymeyeceğiz.
İstanbul'un daha yeşil olması için de çalıştık. Yeni yeşil alanlar ilave ettik. Depreme dayanıklı yapılaşma süreçleri hızla başladı.
Ben hiç aday merak etmiyorum. Siz niye merak ediyorsunuz?
Özetle yeni bir hizmet yeni bir fayda sunmadığımız, geçmişte aldığı hizmetin kalitesini ve miktarını arttırmadığımız tek bir yurttaşımız kalmadı.
Bütün bunlar Türkiye tarihinde benzeri görülmemiş adil, halkçı ve demokratik uygulamalarla oldu. İstanbul'un koruyucusu, muhafızı olma bilinciyle hareket ettik. 2019'da biz seçilmemiş olsaydık neler olurdu, herkes bir düşünsün. Halka çevrilmiş kaynakları, israf düzeni temsilcilerinin ceplerine akmaya devam ederdi. Halkçı belediyecilik yerine, ben yaptım oldu belediyeciliği devam etseydi çevreyi talan etmeye devam ederlerdi.
İstanbul belediye meclisinde o büyük çoğunluğu kazanacağız. İstanbul'da hizmet ziyafeti başlayacak.