(DENİZLİ) - TBMM Başkanvekili ve CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, "Mülakatın kaldırılması bir namus borcudur, iktidar tarafından verilmiş bir sözdür. Bu söz ile seçmenlerin iradesini gasp etmişlerdir. Bugün gereğini yerine getirmeyerek, o günün koşullarında ‘mış’ gibi yapanlar, sırf oy için, koltuk için, makam için milyonlarca çalışanın umutlarını sömürmüşlerdir" dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 'Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği' sınavında çok sayıda kamu emekçisi, yazılı sınavdan 90 puanın üzerinde almasına rağmen sözlü mülakatta başarısız sayıldı. KESK Denizli Şubeler Platformu ve CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca ile ortak bir basın açıklaması yaparak mülakat haksızlığına tepki gösterdi.
"Seçim öncesi verilen sözler tutulmadı"
Açıklama öncesi sendika binasında basına konuşan CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca şunları dile getirdi:
“Hepinizin bildiği gibi 14 Mayıs 2023 seçimleri öncesinde saraydaki tek kişi sırf seçim kaygısı ve seçilememe korkusu ile mülakatları kaldıracağını söylemişti. 14 Mayıs seçimlerinden sonra ne oldu? Mülakat kalkmadığı gibi, mülakat konusunda daha anti-demokratik ve daha kötü uygulamalarla karşı karşıya kaldık. Bu konuda, mülakata giren arkadaşlarımızdan çok ciddi şikayetler gelmeye başladı. Yani burada yapılan mülakat değil, önceden belirlenmiş kişilerin ve yandaşların görevde yükseltileceği apaçık ortadadır. Biz bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz. Mülakatın kaldırılması bir namus borcudur, iktidar tarafından verilmiş bir sözdür. Bu söz ile seçmenlerin iradesini gasp etmişlerdir. Bugün gereğini yerine getirmeyerek, o günün koşullarında ‘mış’ gibi yapanlar, sırf oy için, koltuk için, makam için milyonlarca çalışanın umutlarını sömürmüş ve umut tacirliği yapmışlardır.”
"Milli Eğitimin müfredatıyla alakası olmayan sorularla karşılaşıyoruz"
Daha sonrasında açıklama yapan Kültür Sanat - Sen Denizli Temsilcisi Serdar Çimen ise şunları söyledi:
“11 Şubat 2024 tarihinde yazılı sınava girerek sözlü mülakata hak kazanan kültür ve turizm çalışanlarıyız. Bizler, işçi, çiftçi ve memur çocuklarıyız. Elimizdeki kıt kanaat imkanlarla çalışıp üniversitelerimizi kazanıyoruz ve onun sonunda da KPSS'ye girerek buralara yerleşiyoruz. Ardından, malum maddi sebepler yüzünden bir yerlere gelebilmek, biraz maaşımız artsın diye bu sınavlara giriyoruz. Biraz daha sorumluluk alıyor, vatana millete faydamız olsun diye bu sınavlara giriyoruz. Ama burada da ne oluyor? Mülakat garabetiyle karşı karşıya kalıyoruz ve ne mesleğimizle, ne eğitimimizle, ne de Milli Eğitimin müfredatıyla alakası olmayan sorularla karşılaşıyoruz.
"Adaletin terazisi herkese eşit olmadıktan sonra, memleketimizi düzeltme şansımız yok"
Özellikle genel kültür ve yetenek kısmında, eğitimimizle, toplumumuzla, bakanlığımızla ve bakanlığımızın bize vermiş olduğu eğitimle hiçbir alakası olmayan sorularla karşı karşıya kaldık. "Grejuva ateşi" denen konuyu elimden geldiğince, aklımın yettiğince araştırmaya çalıştım. İnternet dünyası bile bu konunun tarihi ile alakalı sabit bir noktaya ulaşamamış. Wikipedia diyor ki 'Rum ateşi, Bizans atışı, Roma ateşi, grajuva ateşi, Yunan ateşi, vahşi ateş veya sıvı ateş olarak da bilinen bu ateşin kızıl kömür, kükürt ve zift karışımından oluşan Penapone Savaşı sırasında kullanılmıştır.' Arkasından, 'ilk kullanımı Perslerin Yunanistan'ı işgali sırasında olmuştur' diyor. Wikipedia, bu veriyi devletin üniversitesinden gelen verilere dayandırıyor. Başka bir internet sitesinde bunun M.S. 7'nci yüzyılda kullanıldığı söyleniyor. Başka bir internet sitesinde ise 670'li yıllara dayandığı söyleniyor. Bu arada Penapone Savaşı ise M.Ö. 431 ile 404 yılları arasında gerçekleşiyor. Yani tamamen muallak, tarihi bile belli olmayan bir sorudur. Bakanlık bunların hangisini baz alıyor, hangisini doğru kabul ediyor ve benden hangi cevabı bekliyor? Adaletin terazisi herkese eşit olmadıktan sonra, bu kantarın ayarı bir şekilde düzeltilmedikten sonra memleketimizi düzeltme şansımız yok. Burada, bu konuda sorumlu olan, herhangi bir şekilde sorun yaşamış tüm arkadaşlarımıza sesleniyorum. Sesinizi çıkarın.”