(ESKİŞEHİR) -Eskişehir'de Alpagut ve Atalan’a yapılmak istenen altın gümüş madenine tepkileri sürüyor. Madenin insan sağlığına ve doğaya zarar vereceğini söyleyen Tüm Emeklilerin Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Ali Paşa Şanlı, "Yapılması düşünülen tesislerin vereceği zararları biliyoruz. Yörede yaşayan tüm insanların kanser olup ölmesi demektir" dedi.

Tüm Emeklilerin Sendikası Eskişehir Şubesi tarafından Mihalgazi’nin Alpagut ve Tepebaşı’nın Atalan Mahallelerine yapılmak istenen siyanürlü altın-gümüş madeni ile ilgili basın açıklaması yapıldı. Sendikanın çağrısıyla Hamamyolu Caddesi’nde bir araya gelen vatandaşlar, “Havana, suyuna, toprağına sahip çık”, “Siyanürlü maden ölüm demektir” sloganlarını attı.

"Hiçkimse kapı ve pencerelerini açamayacak"

Tüm Emeklilerin Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Ali Paşa Şanlı, şu ifadeleri kullandı:

"Biz çocuklarımıza ve torunlarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız ya siz? Patlatmalı açık ocak işletmeciliği yapılırken, 500 metre derinliğinde dev cehennem çukuru açılacak ve dinamitle patlatmalar yapılacak. Bu patlatmalar esnasında tüm evler deprem sarsıntısı gibi sarsılarak zarar görecekler. Çıkan tozlar havamıza karışarak ciğerlerimize girecek. Hiç kimse kapı ve pencerelerini açamayacak. Ölümcül solunum yolu enfeksiyonu hastalıkları artacaktır. İkinci derece deprem bölgesi olan bölgede deprem korkusu yaşarken bir de her gün defalarca deprem sarsıntısı gibi sarsıntılarla tüm insanlar psikolojik sorunlar yaşayacaklar. Günümüzde suyun kıt ve kıymetli bir kaynak olduğunu biliyoruz. Buna rağmen siyanürlü yığın liçi yöntemi ile üretimin işlenmesi nedeniyle, kullanılacak tonlarca suyun heba edilmesi sonucunda doğayı katletmekten kat kat beter edecektir.

"Kaplıcaların suları çekilip kuruyacak"

Maden arama çevresinde yaklaşık 200 çeşme ve 20’nin üzerimde su kaynakları var. Bu sarsıntılarla su kaynakları yer, yön değiştirecek ve çekilecek. Kaplıcaların suları çekilip kuruyacak. Alpagut Gölet’ini besleyen Kapız Deresi ve Kaya Deresi belki tamamen yok olacak. Sadece bu iki dere 800-900 hektarlık alanı sulamaktadır. Proje alanı içerisinde bir adet siyanürlü havuz ve bir adet de su temin göleti yer alıyor. Yeraltı sularının toplanmasıyla oluşturulacağı söylenen su temin göletindeki su, tarımda kullanılan sudur. Yeraltı sularımız tamamen azalacaktır. Bugün 50-100 metreden su çekiliyorken, yarın 200-300 metreden bile su çekilemeyecek demektir.

"Temiz içme sularına siyanür sızacaktır"

Temiz içme sularına siyanür sızacaktır. Dolayısıyla zehirli su içip, bağ, bahçemiz, seramızı sulayarak, zehirli besinlerle beslenerek, sağlık sorunları yaşanacak ve kanser hastalıkları artacaktır. İlçenin yüzde 90’ı ekmeklerini tarımdan kazanıyor. Mihalgazi üreticileri olarak günde 160 bin parça ürün sevkiyatı yapıyorlar. Eskişehir dışında Ankara ve İstanbul’un taze sebze, meyve ihtiyacının çok büyük bölümü bu bölgeden karşılanıyor. Sofralarımızda yediğimiz, tezgahlarımızda sattığımız mis gibi domatesi gelecek nesillere bırakmak istiyoruz. Organik tarımın yapıldığı bu verimli toprakların yok edilmesini istemiyoruz. Madencilikle bizim ve ülkemizin zenginleşeceği söyleniyor. Yapılması düşünülen tesislerin vereceği zararları biliyoruz. Zaten son örneğini de Erzincan İliç’te gördük. İliç’te yaşanan sadece bir iş cinayeti değil, aynı zamanda verimli topraklarımızın yok edilmesi ve tüm su kaynaklarımızın zehirlenerek yok edilmesidir. Yörede yaşayan tüm insanların kanser olup ölmesi demektir."

 

 

Kaynak: anka