AHMET ÜN
(DİYARBAKIR) - Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, yeni adli yılın başlaması dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz adli yıl, Diyarbakır Barosu tarafından ayrıca bir utanç yılı olarak hatırlanacaktır. Tahir Elçi dosyasında, 9 yıllık isteksiz ve etkisiz bir soruşturma ve kovuşturma sürecinden sonra, yerel mahkemece sanıkların beraatine karar verilmiştir. Bu kararla cinayetin, hukuk camiasının ve Kürt toplumunun gündeminden düşürülmesinin amaçlandığından hiçbir şüphemiz bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren 2024-2025 Adli Yılı'nın başlaması dolayısıyla Adliye önünde yaptığı basın açıklamasında, her yeni adli yılın bir önceki adli yılı arattığını belirtti. Eren, adli yıl açılışının aynı zamanda Dünya Barış Günü’ne denk gelmesi nedeniyle, devam eden savaşların, çatışmaların ve şiddet olaylarının son bulacağı bir yıl olması temennisinde bulunarak, “Maalesef ülkede, hukuk ve adalet açısından her yeni adli yıl bir önceki adli yılı aratmakta, dünya üzerinde de savaşlar, çatışmalar ve şiddet olayları durmadan devam etmektedir. Diyarbakır Barosu olarak savaş, çatışma ve şiddet olaylarının karşısında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyor, ülkemizin hukuk, demokrasi ve insan hakları alanında yaşadığı sorunların temelinde Kürt meselesinin çözümsüzlüğündeki ısrar olduğunu hatırlatıyor, toplumun demokratik çözüm beklentilerine karşılık gelecek diyalog ve barış zeminin yaratılması çağrımızı yineliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Yargı kararlarının uygulanmadığı bir yerde hukuk devletinden bahsetmek te mümkün olmayacaktır’
Avukatlar olarak mesleki sorunlar ile toplumun, hak ve adalet sorununun bütün ağırlığıyla varlığını sürdürdüğü bir adli yılı geride bıraktıklarını belirten Eren, şunları kaydetti:
“Hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı sorunu olduğu yerde durmuş, insan hakları ihlalleri kesintiye uğramadan devam etmiştir. Her fırsatta ifade ettiğimiz üzere; hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir sistemde, bireyin ve toplumun en temel güvencesi tarafsız ve bağımsız yargıdır. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, yargı kararlarının uygulanmadığı, hukuki güvenlik ilkesinin sağlanamadığı bir yerde hukuk devletinden bahsetmek de mümkün olmayacaktır. Demokratik bir hukuk devletinde bireyin özgürlüğünün ve toplumsal barışın güvencesi şüphesiz tarafsız ve bağımsız yargıdır. Bu nedenle adaleti yerine getirmekle görevli yargının devlet ve iktidardan bağımsız olması gerektiği gibi her türlü ideolojik, politik düşünce ve inançsal eğilimlerden de bağımsız olmalıdır. Ancak iktidarların, siyasi saikler ile gündemlerine aldıkları yargılama dosyalarına ilişkin müdahalelerini gizleme ihtiyacı, yargı kararlarını uygulamama konusunda tereddüt ve endişe duymadıkları zamanlardan geçmekteyiz.”
"İlk derece mahkemeleri ve Yargıtay tarafından Anayasa hükümleri yok sayılarak uygulanmamıştır"
Baro Başkanı Eren, Demirtaş, Atalay ve Kavala ile ilgili alınan kararların ilk derece mahkemeleri ve Yargıtay tarafından Anayasa hükümleri yok sayılarak uygulamadığını belirterek, “AİHM’nin Demirtaş ve Kavala hakkında vermiş olduğu ihlal kararlarının uygulanmamasına ilişkin ısrar devam ederken yakın zamanda Anayasa Mahkemesi’nin Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki verdiği ihlal kararı da ilk derece mahkemeleri ve Yargıtay tarafından Anayasa hükümleri yok sayılarak uygulanmamıştır. Aynı karar maalesef TBMM tarafından da görmezden gelinmiştir. Bir kez daha sormak ve ifade etmek isteriz ki Anayasa'da tanımlanan hukuk devleti ilkesinden şayet vazgeçmemiş iseniz yargı yetkisini kabul ettiğiniz AİHM’nin ve Anayasa'ya göre kararları bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi kararlarını derhal uygulamanız gerekmez mi?” ifadelerini kullandı.
"Bu suikastı hukuk camiasının gündeminden düşürme çabaları asla başarıya ulaşamayacaktır"
Eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi cinayetiyle ilgili alınan mahkeme kararını hatırlatarak, “Geçtiğimiz adli yıl, Diyarbakır Barosu tarafından ayrıca bir utanç yılı olarak hatırlanacaktır” görüşünü dile getirerek, şunları kaydetti:
"2015 yılında katledilen Baro Başkanımız avukat Tahir Elçi dosyasında 9 yıllık isteksiz ve etkisiz bir soruşturma ve kovuşturma sürecinden sonra, yerel mahkemece sanıkların beraatine karar verilmiştir. Bu karar ile cinayetin, hukuk camiasının ve Kürt toplumunun gündeminden düşürülmesinin amaçlandığından hiçbir şüphemiz bulunmamaktadır. İlk günden beri ifade ettiğimiz üzere karanlık bir dönemin başlangıcı olan bu suikastın bütün yönleriyle aydınlanması için hukuk mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz. Bu suikastı hukuk camiasının gündeminden düşürme ve Kürt toplumun hafızasından da silme çabaları asla başarıya ulaşamayacaktır. Kürtlerin mağduru olduğu yargılama dosyalardaki cezasızlık pratiği ve politikası ile dün mücadele ettiğimiz gibi bugün de mücadele etmeye kararlıkla devam edeceğiz.”