(ANKARA) -  CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Personel Kanunu'nda yapılacak değişikliklere tepki göstererek, "Terfi edeceklerin belirlenmesine ilişkin yetkinin tamamen siyasi makamlar olan Milli Savunma Bakanı veya İçişleri Bakanı’na verilmesi, personelin sisteme olan güvenini sarsabilecek, disiplinin zedelenmesine ve TSK’nın daha da siyasileşmesine sebebiyet verebilecek mahiyettedir" ifadelerini kullandı.

Yankı Bağcıoğlu, TBMM'de görüşülmekte olan 926 sayılı TSK Personel Kanunu Değişikliğine ilişkin yazılı açıklama yaptı. TSK içinde terfi edeceklerin belirlenmesi yetkisinin Kuvvet Komutanları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'ndan alınıp siyasi makamlara verilmesiyle ilgili düzenlemelerin TSK içinde zafiyete neden olacağını vurgulayan Bağcıoğlu, şunları kaydetti:

"Mevcut durumda üstün başarı nedeniyle terfi edecekler, ilgili Kuvvet Komutanı, J.GN.K veya Sahil Güv.K. tarafından belirlenmekte, bunların terfi onayları genel terfiler ile birlikte 3 sayılı Cumhurbaşkanı Kararnamesinde düzenlenen terfi onay yetkisine istinaden yetkili Bakan (MSB veya İçişleri) tarafından onaylanmaktadır.

Üstün başarı nedeniyle terfi edeceklerin belirlenmesine ilişkin yetkinin tamamen siyasi makamlar olan MSB veya İçişleri Bakanı’na verilmesi, personelin sisteme olan güvenini sarsabilecek, disiplinin zedelenmesine ve TSK’nın daha da siyasileşmesine sebebiyet verebilecek mahiyettedir. Asker şahısların disiplin ve çalışmalarının en yakın amirlerinden başlayarak takip ve kontrol edildiği, bu yetkinin Kuvvet Komutanlıklarından alınarak ilgili bakanlıklara verilmesinin karar verme sürecini daha da uzatırken kuvvet komutanlarının astları üzerindeki etkisinin daha da azalmasına neden olacağı, siyaset dışı kalması gereken ordumuzun siyasete bulaşmasına sebebiyet vereceği aşikardır."

"Bir komuta zafiyetinin oluşacağı aşikar"

Yasa teklifindeki TSK'nın siyasileştirilmesiyle ilgili komuta zafiyetine yol açacak iki önemli nokta bulunduğuun ifade eden Bağcıoğlu, şu görüşlere yer verdi:

''Gözden kaçırılmaması gereken önemli bir husus, özellikle 2016-2023 yılları arasında, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet K.lıklarında olan yetkilerin neredeyse tamamının Milli Savunma (İçişleri) Bakanlığına devredildiğidir. Halihazırda zaten General/Amiral/subay/astsubay terfi, atama, yurt dışı geçici ve sürekli görevlere seçim gibi birçok yetki bakanlık eliyle yürütülmektedir.

TSK Personel Kanunu değişikliği gündemde iken gözden kaçırılmaması gereken bir diğer önemli husus da TSK Komuta yapısıdır. Bilindiği üzere, Anayasa’nın 117’nci maddesi gereğince '…Genelkurmay Başkanı; Silahlı Kuvvetlerin komutanı olup, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanlığı namına yerine getirir.

​Ancak 31 Temmuz 2016 tarihinde yayımlanan 669 sayılı KHK 'Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri K.lıkları doğrudan MSB’ye bağlanmış, Gnkur.Bşk.lığının Kuvvet K.lıkları üzerindeki emir komuta yetkisi askıya alınmış, Anayasa’nın 117’nci maddesinde açık olarak belirtilen 'Genelkurmay Başkanının TSK’nın Komutanı olduğu'na ilişkin madde hükümsüz hale gelmiştir. (669 sayılı KHK’nın bahse konu teşkilat değişikliği düzenlemeleri CHP tarafından 27/09/2016 tarihinde iptal talebiyle Anayasa Mahkemesine götürülmüş, ancak Anayasa Mahkemesi 04/11/2016 tarihinde 'yetkisizlik' gerekçesiyle red edilmiştir.) Diğer yandan son 8 yıllık süreçte yapılan kanun değişiklikleri ile Genelkurmay Başkanlığı'nın kalan yetkileri de alınarak MSB’lığına devredilmiştir.

Genelkurmay Başkanlığının kuvvet komutanlıkları ile birlikte doğrudan Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması komuta birliği ve sadelik prensipleri etkin bir teşkilat yapısı uygulamalarına kesinlikle aykırıdır. Her ne kadar bu zafiyet harekât, istihbarat ve eğitim fonksiyonlarının Genelkurmay Başkanlığı tarafından yürütüleceği belirtilerek giderilmeye çalışılsa da bir komuta zafiyeti / karmaşası oluşacağı aşikardır."

''Yetki, görev ve sorumlukların açık olduğu yasal düzenlemeler yapılmalı''

Bağcıoğlu, bundan sonrası için yapılması gerekenin modern dünya demokrasilerindeki uygulamalara benzer şekilde ve harp prensiplerine de uygun olan yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"2017-2023 yılları arasında dönemin Milli Savunma Bakanı'nın operatif ve hatta taktik seviyede harekat ve eğitim faaliyetlerine müdahil olduğu da gözden kaçırılmaması gereken bir husustur.

Bununla birlikte 28 Mayıs 2023 sonrasında MSB olarak atanan son Genelkurmay Başkanı Sayın Yaşar Güler döneminde sivil asker ilişkileri ve özellikle Genelkurmay Başkanı'nın TSK’nın Komutanı olarak Kuvvet Komutanları ile etkin ve Anayasa’ya uygun bir yönetim yapısı oluşturması yönünde doğru ve yapıcı düzenlemelerin icra edildiği, 2016 sonrasındaki son 7 yıllık dönemde askeri komuta yapısında oluşan karmaşık durumun (Özellikle Gnkur.Bşk.nın yetkileri konusunda) düzeltilmesi yönünde adımlar atıldığı da görülmektedir.

Bundan sonrası için yapılması gereken; modern dünya demokrasilerindeki uygulamalara benzer şekilde ve harp prensiplerine de uygun olarak, Kuvvet Komutanlıklarının Genelkurmay Başkanlığına, Genelkurmay Başkanlığının ise Milli Savunma Bakanlığına bağlı olduğu, Genelkurmay Başkanının Anayasal yetki, görev sorumluluklarının açık olarak belli olduğu bir yapının oluşturulması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasıdır."