UĞUR İSTANBULLU
Artvin'in Ardanuç ilçesine bağlı Zekeriya köyünde büyükbaş hayvancılık yapan Ahmet Pehlivan, "Köyümüzde 2019 yılında 400 büyük baş hayvan sürümüz var iken şimdilerde ise 200 büyükbaş hayvana kadar düşmüştür ki bu da yüzde 50 düşüşü göstermektedir. Zamanla artan maliyetler ve hayvan satış fiyatlarının düşüklüğü nedeniyle çok sayıda hayvancı üretimden vazgeçerek köyü terk edip şehirlere göç ettiler. Bu insanları tekrar köyümüze geri getirmek artık çok zor. Burada bir ahır yapması, hayvan alması, ev yapması derken artık köylerde yaşamak da hayvancılık yapmak da lüks ve hayal oldu" dedi.
Hayvancılık maliyetlerinin gün geçtikçe artması Artvin Zekeriya köyünde büyükbaş hayvancılık yapanları tedirgin etti. Köyde hayvancılık yapan üreticiler, hayvancılıktan vazgeçip köyü terk edenlerin köye dönmelerinin artık zor olduğunu ama mevcudu korumak için de yetkililerin gerekli adımları atmaları gerektiğini vurguladı.
"YÜZDE 50 DÜŞÜŞ GÖRÜLMEKTE"
Ahmet Pehlivan şunları söyledi:
"Köyümüzde küçük ve büyükbaş hayvancılığının yanısıra arıcılık da yapılmaktadır. Daha önceleri Aksu yaylamıza bizim köyün dışında çok sayıda hayvan gelirdi. Son 4-5 senedir gelen hayvan sayısı düştüğü gibi, özellikle bu sene bizler köylü olarak bölgede baş gösteren hayvan hastalıklarından dolayı bir nevi koruma kalkanı oluşturarak Aksu yaylamıza dışardan hayvan getirilmesini biraz da biz engellemiş olduk ama aslında bölgemizde hayvan sayımız özellikle köyümüzde 2019 yılında 400 baş hayvan sürümüz var iken şimdilerde ise 200 büyükbaş hayvana kadar düşmüştür ki bu da yüzde 50 düşüşü göstermektedir. Küçükbaş hayvan sayısında fazla düşüş yok ve hatta büyükbaş hayvana göre biraz daha iyi. Büyükbaş hayvancılıkta düşüş neden diye sorarsanız kuraklıkta olabilir, hayvan fiyatları uzun bir zaman düşük olması ve son zamanlarda yem fiyatlarının yükselmesiyle artan maliyetleri sayabiliriz. Bu dönem hayvan fiyatları iyi bir seviyede ama artık giden geri gelmiyor.
"HAYVANCILARI KÖYE GERİ DÖNDÜREMEZSİNİZ"
Köyden şehirlere göçen hayvancılarımızı tekrar köyümüze geri getirmek çok zor. Köyünde ahır yapması, hayvan alması, ev yapması derken artık köylerde yaşamak lüks ve hayal oldu. Çünkü maliyetler yükseldi ve bir ev 1 milyon, ahır 1 milyon ve en kötü ihtimalle 10 tane hayvan alsan o da nerdeyse 1 milyon, tarım ekipmanları derken artık 4- 5 milyona köyde hayatını kurabilirsin. Burada ne yapabiliriz, benim görüşüm tamamıyla mevcudu yani köyünde hayvancılık yapanı burada tutabilmeyi başarmaktır. Hayvan ilaçlarımız yüksek, yem fiyatlarımız yüksek dolayısıyla da bu şartlarda hayvancılık yapmak gerçekten çok zor. Şöyle ki bizim arazilerimiz kırık ve burada arazilerimizde otları biçerken çok zorluk çekiyoruz. Arazilerimiz eğimli olduğu için tarımsal makinaların birçoğunu da kullanamıyoruz. Artvin Valiliğimiz olsun, Ardanuç Kaymakamımız olsun şunları bilmeleri lazım, bizim burada yapmış olduğumuz hayvancılığı tamamen doğal. Burada bizim hayvancılıktan doğru elde ettiğimiz hayvansal üretimlerimizi doğal ve organik olarak tescilleyebilirsek işte o zaman güzel olacaktır çünkü biz üretimimizi zaten doğal ve organik olarak yapıyoruz ve ekstra bir şey yapmamıza gerek kalmıyor zaten.
"BİZİM BÖLGEMİZDE COĞRAFİ OLARAK ÜRETİM YAPMAK GERÇEKTEN ÇOK ZOR"
Bizim bölgemiz coğrafi olarak kırık olması nedeniyle üretim yapmak gerçekten çok zor. Ege'deki, Marmara'daki ve Ardahan’daki, Kars’taki gibi değil bizim bölgemiz. Biz 10 dönüm arazimizi işlemek için atıyorum Kars’taki üretici 10 litre mazot yakıyorsa biz ise 10 dönüm araziyi işlemek için 20 litre mazot yakıyoruz. Bütün bu zorluklara rağmen coğrafyamızı ve memleketimizi çok seviyoruz. Bu olumsuzluğu terse çevirme fırsatımızda var ama birileri eğer öncülük ederse bizim burada tamamıyla doğal olarak yaptığımız hayvancılıktan elde edilen et ve sütü öne çıkarıp gerçek değerinde satılması sağlanırsa işte o zaman hayvancılıktan para kazanırız. Evet, marketlerde görüyoruz bu iyi tarım uygulamalarıyla üretilen et olsun süt olsun, peynir olsun 400- 500- 600 lira. Bu toprak belki 60 senedir kimyasal gübre görmedi ve 10 senedir de bizim hayvanlarımızdan çıkan gübreyi döküyoruz bu topraklara. Doğallığın, organik ligin yaşandığı bir coğrafyada yaşıyoruz ama etimiz de ucuz, sütümüz de ve peynirimiz de ucuz."
"DANALARIMI 30 BİN LİRAYA SATMIŞTIM AMA ŞU AN 50 BİN LİRA"
Ergül Öğen ise şunları söyledi:
"Büyükbaş hayvancılığı yapıyorum, hayvanlarımız şu anda otlakta burada gördüklerinizde 3-5 tane dana yani dişi buzağılarımız. Evet bu sene 2 bin civarında balya ot bağlattık ve biraz da yem katkısıyla kışı atlatacağız. Durumlar ortada ve bir balya ot 20 liraya mal oluyor üreticiye ve 20 lira olan bir balyanın maliyeti bizi artık çok zorluyor. Gerçi bu sene hayvan satış fiyatlarımız yüksek ve diğer senelere göre iyi ama. Yüksek enflasyon karşısında hayvanımızı bugün satıyoruz fakat 2 gün sonra almış olduğumuz para yarı yarıya düşüyor. Ben danaları 30 bin liraya sattım ama şu anda 50 bin lira ve 20 bin lira kaybım var. Yarın piyasanın ne olacağını öngöremiyoruz ve bu sebeple de kimse ne yapacağını bilemiyor. Yem alacağız ama bir çuval 500 bin lira ve 10 ton lazım olacak bize ve 50 bin lira yapıyor o da bize büyük bir para. Bir antibiyotik için 400 lira diyorlar ve bölgede şap hastalığından dolayı 3- 4 bin lira ilaç parası verenler oldu ve benim de bir düvem öldü ve bugün fiyatı 30 bin lira. Kış geliyor maliyetlerden dolayı tedirginim ama sadece ben değil diğer üreticilerde tedirgin ve ne yapacağımızı bilemiyoruz."